İstanbul Kahve Coffea cinsinde yer alan bir ağaç cinsinden elde edilir. Bu ağacın meyve çekirdekleri başta kavrulur ve ardından öğütülerek toza dönüştürülür. Aromatik kokusu ayrı güzel olan bu kahvelerin hazırlanışı ayrı bir ustalık ister.

Kısık ateşte genelde hazırlanan dumanı üzerinde bol köpüklü kahveler sunumu itibariyle çikolatayla veya tatlı lokumla birlikte servis edilir. İstanbul Kahveleri tarih boyunca sıcak içildiği gibi günümüzde soğuk kahvelerin tüketimi de hiç azımsanamayacak bir seviyeye ulaşmıştır.

Kahve yorgunluğa ve uykusuzluğa iyi gelen bizi dinç tutan bir içecektir. Söylentilere göre 9. Yüzyılda bir çobanın hayvanlarına kahve meyvesini yedirdiği ve bir süre sonra bu hayvanların hareketlenmeye başladıklarını görünce kendine bu meyveyle içecek hazırlamış. Bütün gece uyuyamayan çoban bu şekilde kahvenin uyarıcı etkisi olduğunu keşfetmiş ve kahve bu şekilde yayılmaya başlamış.

Akşam saatlerinde tükettiğiniz kahvedeki kafein uykunuzu ortalama olarak 40 dakika kadar geciktirir.

İstanbul Kahve sade suyla yapılabileceği gibi sütlü de hazırlanabilir. Sütlü kahveyi XVI. Yüzyıla gelindiğinde Fransız bir doktor tarafından keşfedilmiş. Kahve içecekler içerisinde ağır bir içecek olup, dikkat ve uyarıcı etkisi vardır. Kahvenin ağır bir içecek olduğuna dair hepimiz biliyoruz ki; bir deyim cümlesi vardır. Bu da ikram edilen kahvenin kırk yıl hatırı olduğuna dairdir.

Gerçekten de kahveyi ağır misafirlere ikram ederiz. Bu nedenledir ki; Cafe ve Restaurantlar’da ağır bir duruşu olan müşterilerin sıcak içecek tercihi elbette ki; bol köpüklü bir İstanbul kahvesidir.

Ortadoğu kültüründe kahvenin çok önemli yeri vardır. Hatta o kadar önemli ki eski Arap kültürüne göre evli erkekler evlerine yeterince kahve getirmiyorsa bu kadınlar için yasal olarak eşinden boşanma sebebi olarak kabul görüyormuş.